PARMAKSIZ ELLER
Koşturmaca içinde gelen günler geçen günler. Koşturmaca dediğim de sür arabayı işe, çarşıya, sür arabayı eve. Toprak yola razıy dım ama inşaatlar on yıllardır bitmedi, biteceği de yok. Yollar çamur, yollar bol çukurlu. Kısa ve hiç trafik ışığı olmayan yoldan gitmeyi gözüm yemedi. Toprak yol olsa da beş yüz metre sonra ana yola bağlanan yola kırdım direksiyonu. Ana yoldan sağa dönüyorum ama soldan gelenleri çok iyi kollamam gerekiyor, araçlar kamyonlar hızlı geçiyor sonuçta E-5, evet E-5 kentin göbeğinden geçiyor. Sağa sağ salim döndüm, sola yanaşmam gerekiyor hızlıca çünkü iki yüz metre sonra göbekten U dönüşü yapacağım. U dönüşü yaparken yolun boş anını yakalamak an meselesi, yol o kadar işlek ki! Hep yüreğim ağzımda gergin giriyorum ana yola. Hani diğer toprak yolun çukuru bozuk yerleri sabit olsa direksiyonda zıplamışım sarsılmışım umrumda değil. U dönüşümü yaptım sağa yanaşmadım hemen solda kaldım. Kaldım ama gözüm sağ banket çukurunun gerisinde yeni yeşeren otla üzerind...