TENEKE MAKASI'NIN MASALI MI!
"Buraya nereden geldim hallerime hallerimize gelsin"
Dün sabahtan beri
aklımda “teneke makası”.
Annem “Alet işler el öğünür” derdi.
Elinde çekiç çivi görmedim.
Tulip marka 22 numara tığ ile dantel örerdi.
Çapa marka yumaklar o zamanın en iyisi en pahalısı idi.
Çoğu zaman annemin gücü yetmezdi
22 numara Tulip tığ ile annem en çok
“kambur kız” motifini örerdi...
çarşaf kenarı oyası.
Oklava ile senit üzerinde yufkalar açar
kırk beş dakika içinde koca bir tepsi
su böreğini yapar pişirirdi
Babamın hep elinin altındaydı alet edavati
Çok kıymetliydi adının kazılı olduğu keseri
“Ağzını bozuyorlar” derdi
Vermezdi kimseye
Vermiyorum bende
Keserle yapılacak işler gelsin elimizin altına
yaparız gereğince
Vakt-i zamanında gezerken İstanbul’da
Hırdavatçıları Karaköy perşembe pazarında
Horhor çarşısında Aksaray’da
Gücümün yettiğince gözümün takıldıkları çantamda dönerdim evime
Çantamdakilere gelince eski porselen parçalarından
Eğinli ustanın yaptığı küçük mumluklar
Bir seferinde de teneke makas vardı
Zeytinyağı tenekelerinden çöp tenekesi
çiçek saksısı yapmayı bilenlerdenim
Öyle keyif alırım ki tenekenin üst tarafını kesip çıkartmaktan
uygun teneke makası ile
ezmekten kesik yerleri örs üzerinde çekiç ilen
eğer dikkat etmezsem tırtık tırtık kalıyor kenarlar
ne kadar ezsemde kesiyor dikkatsiz tutan elleri
Hazinelerim evimin içinde elimin altında
Annemden oklava ile senit baba dedemin el emeği
Babamdan çekiç, kerpeten, karga burnu, matkap, keser, örs
ahşap törpüleri her boydan
İki nesil teneke makası yan yana
on yıllardır benimle olana yakından bakınca
ne görsem beğenirsiniz!
Bugüne kadar ne görmüşüm üzerinde menşeini gösteren yazıyı
ne de üzerinde kazılı küçücük resmi
Yakından bakınca bu sabah fark ettim babamın ithal makasa
gözünü bile kırpmadan yüklü bir ücret ödemişliğini
Döküm makasta kazılı olan “Germany” “çekiç kerpeten” resmi.
“Hatırlamalar hatıralar üstüne bir masal iyi gider “ dedi
arkamdan geçerken Minnoş kedi
“Neden olmasın” dedim sözü ona bıraktım:
“Evvel zaman içinde ayaklarımız toprağa değsin diye de varmış masallar. Rüzgar okşasın ki yüzümüzü bir evde bir başına yaşayan ak saçlı yaşlı bir kadın varmış. Geçmişte her önüne gelen gündüz demez gece demez kapısını çalarmış Yaşlı kadın gece demez gündüz demez çalınan kapı açılmalı der içeri buyur edermiş. Uzun yılları böyle yaşamış bir an gelmiş “Yeter” demiş. O andan sonra sadece öğlenden güneş batıncaya kadar haftanın sadece beş günü kapısını çalanlara açmış kapısını. İlk zamanlar zor olmuş hem kendisi hem de kapısını çalanlar için. Zamanla görmüş ki herkes için böylesi hayırlıymış.
Ak saçlı yaşlı kadının bir küp odası varmış küp odasındada kırk bir küpü. Kırk birinci küpü sır küpüymüş kapağıda kendiside sırlıymış içine ne koyarsan koy sızdırmazmış. Ak saçlı kadının evine girenlerin çoğunun iyileşmeyen yaraları, dermansız dertleri varmış, yerine gelmez kayıpları, güçlerinin yetemeyeceği sorunları varmış ilk bakışta, seyrekte olsa sevinçler varmış neşe varmış paylaşılanlarda. Ak saçlı yaşlı kadın hiç kimsenin aciz olmadığını bildiği yaştaymış artık “Açılacak kapıları zamanlıca çalanlar kendilerince kabul görmek dileğindeler” der dinlermiş canı gönülden, Ak saçlı yaşlı kadının sözlerinde öğüt değil yaşanmışlık varmış. Ak saçlı yaşlı kadın güneş batınca kapısını kilitler çayını tazeler küp odasına girermiş. Küp odasında kırk bir tane küpü varmış kırk birinci küp “sır küpüymüş” hem kapağı hem gövdesi sırlıymış. Sır küpünün kapağını kaldırır gün boyu dinlediklerini kah aplayarak kah gülerek anlatırmış. Sözü bitince “Sır küpü böyleyken böyle birde sen söyle” dermiş. Sır küpü iki yana haifçe sallanır anlatılanları bir güzel yerleştirir dile gelirmiş “Ak saçlı Kadın Anam ben küp olup çatlamadıysam dağılmadıysam kapını çalmaları onlarada yeter sanada dağılıp mahvolmazlar kolayına sağ kaldıkça” dedikten sonra eklermiş kapağı kapanırken:
“Açılacak kapıyı bulan gelmiş
Derdine çare arayan dile gelmiş
Hoş gelmiş hoş bulmuş” demiş.
Ak saçlı yaşlı kadın kapısını çalanları uğurlarken o günden sonra “Bir sebebi vardır yaşadıklarımızın. Her canın mutlaka bir kapısı vardır çaldığı an açılan yeter yeter”o” bile” demiş.
Ayda bir soluğu can arkadaşının kapısında alırmış Ak saçlı yaşlı kadın vakitli zamanlarda içinden de “Vakitsiz zamanlarda ne çok çalmıştım kapısını çok şükür geride kaldı o günler”
dermiş heyecanla sevinçle kapının açılacağı anı beklerken.
Gökten kırk günde bir kırk teneke makas düşmüş yeryüzüne hepside tenekelerden hâlâ saksı yapan çöp tenekesi yapan Kadın Anamların evlerine.
Masal bitince başladım mı Minnoş kediyi evin içinde kovalamaya o kaçar ben kovalarım o kaçar ben kovalarım hem kovalar hem söylenirim;
“Minnoş kedi Minnoş kedi
gel pisi pisi
yaramazın teki yaramazın teki
pekte sevimli
bir teneke makastan nerelere getirdin sen beni
Bir teneke makastan nerelere getirdin sen beni
Gel pisi pisi
Yok senin gibisi
Minnoş annelerin güzeli”
Minnoş kedi kalmamış geri;
“Kötü mü oldu
Kötü mü oldu
Kim çalacak kapı buldu
Kim çalacak kapı buldu” demiş.
Yorumlar
Yorum Gönder