ER YA DA GEÇ TAM ZAMANINDA
El el epelek
elden düşen topalak
Elden ayaktan düşmek
Elden düşme
Elekten geçme
El elde baş başta
Ne mi geldi bu yaşta başıma
El ermez göz görmez
İçimdeki dilime ermez
Söze dökülmez
Kağıda yazılmaz
Ele alınmaz
Elden gelmez
Ele güne karşı hiç denmez
Elekten geçmişim iyiyi kötüyü seçmişim
Yılanı sen tut gözüne ben bakayım diyen çok
El ile tutulan işin sonu yok hele başlayalım tekerleme masalımıza gelmiş geçmiş yaşayan Yılbaşı çiçeklerine gelsin bizleri kış günü çiçeksiz bırakmayan baharada erişip Paskalya kaktüsüde olan.
İşte o günlerde bir Analık yılbaşı çiçeği varmış köküne solucanlar dadanmış bir saksı eni sonu solucanlarda aç saldırmışlar köklere başlamışlar çiçeğin öz suyunu emmeye. Bereket Kadın Anam anlamış Yılbaşı çiçeğinin bir sıkıntısı var neşesi yok. Ne yaptıysa kar etmemiş "Köküne bakmadan olmayacak" demiş. Devirmiş saksıyı yavaşça o da ne....kıvıl kıvıl solucanlar köklerden sarkmaktalar bir kerekte de temizleyememiş kökleri solucanlardan uğraşmış iki kez daha da olmamış her bir kökü dikmiş ayrı bir saksıya eski görkemli görüntüsü kalmasa da hayatta kalmış Yılbaşı çiçeği.
Kadın Anam bu solucanları salmamış toprağa "Madem saksıda yaşamak istersiniz ben sizi bir kapalı kapta toprak içinde beslerim" demiş. İşin aslını sorarsanız Kadın Anam solucanlara ceza kesmiş yeni yerlerinde yumurta kabukları çay kahve artıkları ile de bir güzel beslemiş hâlâ yaşıyorlarmış açlık yüzü görmemişler bulundukları kaptada bahçe yüzüde görmemişler bir daha. Yoksa yoksa yaptıklarımızın bir bedeli mi var ödediğimiz eninde sonunda? Bundan sonrası beni aşar sırada güzel haberler var ağaç gövdesi gibi olmuş dallar aylar aylar sonra yeni yapraklar vermiş yaprak gövdeler fırlamış yemyeşil capcanlı sözün kısası yaşananların özü hem gençleşmiş hem de hayatta kalmış Yılbaşı çiçeği çoğalarak çoğalarak çocukları ile yan yana evde kış bahçesinde torunlarını da baş tacı etmiş saksılarının toprağı üstünde.
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine kerevetim ardıçtandır yuvarlanıvermiş eşikten soluğu almış bir derenin kıyısında ak kavakların yanı başında yanı başında kalmamış tek başına kalmamış tek başına.
Eli ekmek tutana
El verene
Eli işe yatkın olana
Eli kalem tutana
Eline çabuk
Elini yüzüne alabilene
Elim hamur karnım aç
Tıngır elek tıngır saç elim hamur karnım aç
Tıngır elek tıngır saç elim hamur karnım aç
Gökten üç çare tohumu düşmüş yeryüzüne iyilerin yüzü suyu hürmetine geçmiş mi elden ele yaşam yeniden kurulmuş bir ağacın özü bir tohummuş....
Yorumlar
Yorum Gönder