BENZİNLİKTE
Vel vel vel velevki
Evvel zamanın bugünü
Kalbur saman içinde
İğnem düştü mü içine
Şöyle bir bakındım
aradım taradım aradım taradım
iğnemi bulamadım
İğnemi isterim iğnemi isterim
Samanlıkta samanlar aman pek yamanlar
İğnemi geri verin
Bir işinize yaramaz ki!
Ne duruyorsunuz iğnemi versenize
Samanlar dile gelirmiş
“Elimiz yok ki tutup çıkaralım
Elimiz yok parmağımız yok
Elimiz yok parmağımız yok
İğne, senin iğnen, iğne senin iğnen
İster ara ister boşla
derdi sana düşer derdi sana düşmüş
Ne desem ne yapsam şimdi
“İğnem kaldı saman içinde arasam bulsam el yordamı ile
Mutlak batacak bir yerime
İğne iğne kal yerinde
İğne battı canımı yaktı
İğne battı canımı yaktı
Demem asla iğne iğne kal yerinde
Sökükler sökük şimdi
Yırtıklar yırtık şimdi
Delikler yamasız şimdi
Samanlıkta iğnem kaldı
Sökükler sökük yırtıklar yırtık delikler delik kaldı
İşim yarım kaldı düştüm yollara
yol uzun gece karanlık
Benzinim bitmek üzere
Çektim arabamı bir benzinliğe
Benzinlikler eskisi gibi değil. Ufak bir marketi var içinde tuvaleti olan, ilk zamanlar yadırgamıştım marketin ortasından geçip tuvalete gitmeyi. Tuvalet temiz ve konforluydu. Son yıllarda benzikliklerde en çok hoşlandığım çekirdek kahve makinalarının olması fiyatlarıda zincir kafelerden ucuz. Filtre kahveyi her zaman sevmesem de çikolatalı mocha tam damak zevkime göre hafif bir tatlı zemininde acımsı bitter çikolata tadı, canım çekti şimdi.
Benzin istasyonu ışıl ışıl çekirdek kahve çeşitleri vitrinde
Raflarda çerezinden sandviçine böreğine kestane şekerine
Ne ararsan var hatta rastladım bir seferinde kilitli bir cam vitrinde boy boy İsviçre çakılarına. Hayrandım makaslı en küçük ebatta olana edindim yeniden bendekini bir çocuğa vermiştim belediye otobüsünde yıllar yıllar öncesinde.
Sağa sola bakınıp kahve çeşitlerine, fiyatlara göz gezdirirken hızla birisi geçti yanımdan. Bir şey kaptı raftan “Buldum” dedi elinde bir sandviç tutuyordu hani şu üçgen ambalaj içinde olanlardan aynı hızla fişek gibi geri döndü geri çekildim hafiften hiç bir şeye bakmıyor elindeki sandviç dışında hiçbir şey ile ilgilenmiyordu. Kasanın sol tarafında tıknaz göbekli orta yaşlarda bir erkek vardı besbelli hızlı adamı bekliyordu. Hızlı adamın merkezinde bir kendisi vardı soluğu kasada aldı o an kasiyerle ilk göz göze geldiğimiz andı şaşkınlıkla hayret vardı gözbebeklerimizde. Pür dikkat izlemeye başladım adamı. Kasanın solunda dirseğini tezgaha dayamış halim selim yuvarlak yüzlü göbekli tıknaz erkek sakince bekliyordu. Tıknaz adam bir açıklama yaptı hızlı adam kısa kesti Tıknaz adama da bakmadı elindeki sandviçi kasiyere uzattı kartla ödemesini yaptı. Oldukça arkalarında sıramı bekledim yandan yandan kasiyeri gözledim kasiyer sakin bir ciddiyetle ödemeyi aldı fişini verdi. Hızlı adam ince yapılı dar kalçalıydı. Kumaş spor pantolon küçük kareli gömlek giymişti yakışıklı ama sevimsizdi-tabii ki bana göre-. Kısa kesilmiş ak düşmüş kıvırcık saçları vardı. Pos cihazı sandviç dışında temas kurduğu ikinci objeydi. Hızlı ile Tıknaz adam marketten çıkıp arabaya bindi tabii ki şöför tıknaz sevimli olandı. Kasiyer kadın ile araba hareket edinceye kadar birbirimizin gözünün içine bakarak nefesimizi tutarak bekledik. Araba hareket etti kahkahalarımızı koyverdik. Kasiyer “Zor tuttum kendimi gülmemek için, o ne hava idi öyle.” Kalmadım geri “Adamdaki havanın binde birine ulaşamadım.” Dedim bir ah çektim hüzünle biraz mahçup bir cesaret ile adamın duruşunu taklit etmeye çalıştım güldük tekrar. Ödememi yapıp çıkarken kasiyer kadın “Gülmek ne iyi geldi” dedi bende “Bana da” dedim bindim arabama gülümseme yüzümde hâlâ.
Bin beş yüz hava hızlı adama kahkahalar kadınlara…
Başınızdan geçen bir olay ise çok iyi gözlemci siniz, eğer hayal edip yazıyorsaniz çok gerçekçi siniz. Zevkle okuyoruz, tebrikler, teşekkürler.
YanıtlaSilGerçekten gerçek, teşekkürler yorumunuz için benim içinde hem tanıklığı hem de yazım süreci keyifliydi o anı hatırladıkça gülümsüyorum kahkaha patlaması için kasiyer kadın cana ihtiyacım var
Sil