KADIN ANAM SÖYLE "İNSAN NASIL PİŞER?"
Sabah kahvemsiz olmaz
Ev dediğin yılbaşı çiçeksiz
Oturup yazsam doğaçlama
Yazılmışların hatırı kalır mı acaba
"Unutmazsın biliriz de bir köşede kodun bizi"
Derler içimi içimi yerler
Nerede o eski güğümler
Soba yanar üstünde güğüm kaynar
Kaynanamı koysam bakır kazana
kırk yıl beslesem ateşini ocağın
Pişmez pişmez yine pişmez
İnsanın özü ölünceye değişmez
Kaynamayan kaynata
Kaynamayan kaynana
Suyumu kaynağından içerim kana kana
Ne gündüz dururum ne gece
Ev dediğin yılbaşı çiçeksiz
Oturup yazsam doğaçlama
Yazılmışların hatırı kalır mı acaba
"Unutmazsın biliriz de bir köşede kodun bizi"
Derler içimi içimi yerler
Nerede o eski güğümler
Soba yanar üstünde güğüm kaynar
Kaynanamı koysam bakır kazana
kırk yıl beslesem ateşini ocağın
Pişmez pişmez yine pişmez
İnsanın özü ölünceye değişmez
Kaynamayan kaynata
Kaynamayan kaynana
Suyumu kaynağından içerim kana kana
Ne gündüz dururum ne gece
yollardayım yolculuğum son nefesime
Şu yeryüzünde yolcuyum sadece
O kavşak benim bu kavşak benim derken
Kavuştum ya Hekate'ye
Her yol açık bana
Yolu yolunca yolu yordamıyla
Yollu deseler ne bozar
Yolcu deseler ne yazar
Elim kalem tutar masal yazar
Ben beni bilirim ben beni
Kim patlatabilirmiş ki ensemi
Hay dedim huy dedim
Dilimin kemiği yok dedim
Yazdım söylendim
söylendim yazdım
sabaha bir tekerleme eyledim
Beşikte sallarım uyuturum tekerlememi
vaktinde vakitlice masala uyandırmak üzere
Vaktinde vakitlice masalıma uyandırmak üzere
Ufukta görünen mi ne?
KADIN ANAM SÖYLE "İNSAN NASIL PiŞER?"
Tekerlemem yuvarlanmasın mı masalı evimin kapısına dayanmasın mı!
Tekerleme benden masalı Kadın Anam'dan. Düşmesin mi başıma gökten üç elma gelmesinler mi dile "Masalımız nerede masalımız nerede " Durur muyum girdim paldır küldür Kadın Anamın evine. Kinaye ile "Sabah sabah bu telaşın ne?" dedi bana. Kalır mıyım altta "Kadın Anam bir tanesin sabah kahvemi Kadın Anam ile içeyim istedim yeni çekilmiş kahvem ile çaldım kapını hemen bakır cezvede pişireyim kahve hiç yalnız içilir mi?" dedim. Kadın Anam güldü "Hem tatlı dillisin hem de kahveye hayır demediğimi bilirsin. Ah ah ne tatlıyız ikimiz, zararsız şekeriz ondandır kahvemizi sâde içmekliğimiz." dedi.
Kahvelerimizi içer içmez tekerlememi söyledim. Kadın Anam hiç dayanabilir mi başladı masalını anlatmaya o anlattı ben dinledim o anlattı ben dinledim. Elçiye zeval olmaz sizlere de ilettim olduğu kadar olduğu kadar, olmuşu sizin yüreğinize bakar sizin yüreğinize bakar.
Bir varmış bir yokmuş yalan bile yalama olmuş öyle günlerdeymiş yeryüzü. Altınyaldızlı gökyüzü acı kaygı korku ile izliyormuş güneşin doğuşundan ayın doğuşuna asla kopamayacağı etle tırnak gibi olduğu yeryüzünü. Gökyüzü ne yapsın ne etsin " Acı kaygı korku kayıplar ile de yaşanmıyor ki" demiş aranmış taranmış yetmemiş tırım tırım tırmalamış yeryüzünü. Zifir karanlık gecede cılız bir mum ışığı sızıyormuş kapısında kediler yatan evden. Işığın dumanıyla gökyüzüne yükselen mermer tozlarıymış. Her bir mermer tozu bir masalmış. Altınyaldızlı gökyüzünün yaşaran gözüne bir mermer tozu girmiş süzülmüş yanaklarından da kurumuş masal bitinceye.
Memleketin birinde bir insan yaşarmış becerikli mi becerikliymiş giysilerden kimsenin çıkaramayacağı kirleri çıkarır yıkar paklar ilk günkü haline getirirmiş. Kırık anahtarları tamir edermiş hasta görür iyileştirirmiş eksik görür tamamlarmış. Aşını pişiremeyen ekmeğini mayalayamayanın da aşını pişirir ekmeğini mayalar onu da pişirirmiş. Zor doğumlarda gebelerin elini tutup cesaret verenmiş. Yaparken ederken nakışlarken işlerken ne görünür ne görülürmüş yapabilmek yetiyormuş. Gel zaman git zaman durmazmış ki zaman. Yıllar yaşına eklenmiş yaşananlar yaşamına. Sanırmış muktedir yeter kendi başına karşılaştığı her başa cana canana. Geçmişin gününde hastalanmış hiçbir hekim deva olamamış olamamışta beterin beteri var kalmış mı bir başına kimse kalmamış başında. Acılar içinde kıvranırken, kıpırdayamazken bir gün rüyasına bir peri girmiş "Adım Yeşim nasıl unuttun beni ilk önce içinde bul beni." demiş. Hasta yatağında uyandığında daha iyi hissetmiş kendisini hastalığı aynıyken hâlâ. İkinci gece yine aynı peri girmesin mi rüyasına "Adım Yeşim boşluktayım beklerim kızıl damarlı mermerimi." demiş. Sabah uyandığında doğrulmuş yatağında bir yastık koymuş sırtına ilk kez gülümsemiş. Merak etmiş Yeşim nedir kızıl damarlı mermer nerede?" Üçüncü günün gecesinde rüyasında bildiniz aynı peri varmış. "Adım Yeşim merak edersin yeşim nedir kızıl damarlı mermer nerede? Meraktır içinde sonsuz olan rüyalarındayım merakın sayesinde." demiş. İnsan ilk kez o gecenin sabahında ayağa kalkmış yürümüş. Altı gece rüyasına girmiş adı Yeşim olan peri altıncı günün sonunda yatak matak hak getire ne hastalığı kalmış ne de korkuları. Yedinci gecede rüyasında Yeşim perisini göreceğini biliyormuş. Rüyasında "Adım Yeşim perilerden bir periyim tanıyamadın beni." der demez peri lafını bitirmeden "Rüya dediğin ne ki o da benim" demiş nazikçe tutmuş Yeşim perisinin elinden, işte ne olduysa o an olmuş. Uyanmış o anda birde ne görsün tuttuğu yatağının yanıbaşında oturan can arkadaşının eliymiş. Sevinçle "Hep içimdeymişsin farketmesemde tuttum tuttun elimi yine yeniden" demiş. Can arkadaşı "Canım o yatakta yatan sen değildin ki! Sadece kendine kendini hatırlattım." demiş.
İnsan "Bir nefes yanında yörende bir nefes yetermiş kaybetmemek için kendini" demiş can arkadaşını uğurlarken. İçinde "Kızıl damarlı mermer ile yeşim taşı merakı" almış gitmiş başını ki hiç sormayın. Haftanın sekizinci gününün sekizinci sabahıgün ağarırken güneş doğmadan yola çıkmış. O gün bugündür yollardaymış bir merak içinde meraklarının peşinde kızıl damarlı mermer ile yeşim taşı içinde.
Tekerlemem yuvarlanmasın mı masalı evimin kapısına dayanmasın mı!
Tekerleme benden masalı Kadın Anam'dan. Düşmesin mi başıma gökten üç elma gelmesinler mi dile "Masalımız nerede masalımız nerede " Durur muyum girdim paldır küldür Kadın Anamın evine. Kinaye ile "Sabah sabah bu telaşın ne?" dedi bana. Kalır mıyım altta "Kadın Anam bir tanesin sabah kahvemi Kadın Anam ile içeyim istedim yeni çekilmiş kahvem ile çaldım kapını hemen bakır cezvede pişireyim kahve hiç yalnız içilir mi?" dedim. Kadın Anam güldü "Hem tatlı dillisin hem de kahveye hayır demediğimi bilirsin. Ah ah ne tatlıyız ikimiz, zararsız şekeriz ondandır kahvemizi sâde içmekliğimiz." dedi.
Kahvelerimizi içer içmez tekerlememi söyledim. Kadın Anam hiç dayanabilir mi başladı masalını anlatmaya o anlattı ben dinledim o anlattı ben dinledim. Elçiye zeval olmaz sizlere de ilettim olduğu kadar olduğu kadar, olmuşu sizin yüreğinize bakar sizin yüreğinize bakar.
Bir varmış bir yokmuş yalan bile yalama olmuş öyle günlerdeymiş yeryüzü. Altınyaldızlı gökyüzü acı kaygı korku ile izliyormuş güneşin doğuşundan ayın doğuşuna asla kopamayacağı etle tırnak gibi olduğu yeryüzünü. Gökyüzü ne yapsın ne etsin " Acı kaygı korku kayıplar ile de yaşanmıyor ki" demiş aranmış taranmış yetmemiş tırım tırım tırmalamış yeryüzünü. Zifir karanlık gecede cılız bir mum ışığı sızıyormuş kapısında kediler yatan evden. Işığın dumanıyla gökyüzüne yükselen mermer tozlarıymış. Her bir mermer tozu bir masalmış. Altınyaldızlı gökyüzünün yaşaran gözüne bir mermer tozu girmiş süzülmüş yanaklarından da kurumuş masal bitinceye.
Memleketin birinde bir insan yaşarmış becerikli mi becerikliymiş giysilerden kimsenin çıkaramayacağı kirleri çıkarır yıkar paklar ilk günkü haline getirirmiş. Kırık anahtarları tamir edermiş hasta görür iyileştirirmiş eksik görür tamamlarmış. Aşını pişiremeyen ekmeğini mayalayamayanın da aşını pişirir ekmeğini mayalar onu da pişirirmiş. Zor doğumlarda gebelerin elini tutup cesaret verenmiş. Yaparken ederken nakışlarken işlerken ne görünür ne görülürmüş yapabilmek yetiyormuş. Gel zaman git zaman durmazmış ki zaman. Yıllar yaşına eklenmiş yaşananlar yaşamına. Sanırmış muktedir yeter kendi başına karşılaştığı her başa cana canana. Geçmişin gününde hastalanmış hiçbir hekim deva olamamış olamamışta beterin beteri var kalmış mı bir başına kimse kalmamış başında. Acılar içinde kıvranırken, kıpırdayamazken bir gün rüyasına bir peri girmiş "Adım Yeşim nasıl unuttun beni ilk önce içinde bul beni." demiş. Hasta yatağında uyandığında daha iyi hissetmiş kendisini hastalığı aynıyken hâlâ. İkinci gece yine aynı peri girmesin mi rüyasına "Adım Yeşim boşluktayım beklerim kızıl damarlı mermerimi." demiş. Sabah uyandığında doğrulmuş yatağında bir yastık koymuş sırtına ilk kez gülümsemiş. Merak etmiş Yeşim nedir kızıl damarlı mermer nerede?" Üçüncü günün gecesinde rüyasında bildiniz aynı peri varmış. "Adım Yeşim merak edersin yeşim nedir kızıl damarlı mermer nerede? Meraktır içinde sonsuz olan rüyalarındayım merakın sayesinde." demiş. İnsan ilk kez o gecenin sabahında ayağa kalkmış yürümüş. Altı gece rüyasına girmiş adı Yeşim olan peri altıncı günün sonunda yatak matak hak getire ne hastalığı kalmış ne de korkuları. Yedinci gecede rüyasında Yeşim perisini göreceğini biliyormuş. Rüyasında "Adım Yeşim perilerden bir periyim tanıyamadın beni." der demez peri lafını bitirmeden "Rüya dediğin ne ki o da benim" demiş nazikçe tutmuş Yeşim perisinin elinden, işte ne olduysa o an olmuş. Uyanmış o anda birde ne görsün tuttuğu yatağının yanıbaşında oturan can arkadaşının eliymiş. Sevinçle "Hep içimdeymişsin farketmesemde tuttum tuttun elimi yine yeniden" demiş. Can arkadaşı "Canım o yatakta yatan sen değildin ki! Sadece kendine kendini hatırlattım." demiş.
İnsan "Bir nefes yanında yörende bir nefes yetermiş kaybetmemek için kendini" demiş can arkadaşını uğurlarken. İçinde "Kızıl damarlı mermer ile yeşim taşı merakı" almış gitmiş başını ki hiç sormayın. Haftanın sekizinci gününün sekizinci sabahıgün ağarırken güneş doğmadan yola çıkmış. O gün bugündür yollardaymış bir merak içinde meraklarının peşinde kızıl damarlı mermer ile yeşim taşı içinde.
Kadın Anam masalını burada bitirdi "Masal şimdilik bitti, devamı var baksana daha gelemedik "İnsan nasıl pişer?" sorusuna birde baksak ne gördük yeşim taşı ile kızıl damarlı mermer çıkmasın mı karşımıza. Hayırlara vesiledir masal açık olsun yolumuz. İyi geceler güzel rüyalar." demesiyle masalı bitiriverecekti ki sözü kapıvermişim bir söylemiş pîr söylemişim:
"Masalı usulünce bitirmek gerek altınyaldızlı gökten üç yeşim taşı düşmüş yeryüzüne üçüde kendini bilme meziyeti sahiplerine; şans, fazilet, mutluluk en çok onların hakkı diye en çok onların hakkı diye."
Yorumlar
Yorum Gönder