MÜREKKEP KOKUSU NELERE KÂDİR
Vakitlerden bu vakit bir yılbaşı çiçeği varmış. Yaşı ileriymiş ileriymiş de mevsiminde çiçekler açarmış. Kıpkırmızı katlı katlı imiş çiçekleri. Gel zaman git zaman dal yaprakları salmış kendini yere doğru kolu kanadı kırılmış gibi. İlk önce kimse konduramamış hastalığı da süzülünce iyice üzülmüş merak etmişler hali nice. Gübre su kâr etmemiş kötülemiş günden güne. Saksısını bir güzel elden geçirmişler ki ne görseler beğenirsiniz! Köklerine yapışmış solucanlar öz suyunu emmekteler. Nasıl üzülmüşler hiç sormayın "Saksısını toprağını değiştirdik, birde yumurta kabuğunu ufaladık verdik" demişler demişler de...sonunda çiçeğin düzenini keyfini kaçıranın kendileri olduğunu kabul etmişler. Solucanlar ah solucanlar yumurta kabuğuna bayılanlar saksının altından üstüne yol alanlar çiçeğin kökünde hazır besine konanlar.....Öğrenince gerçeği "Kendi ellerimle mi hasta ettim çiçeğimi..." diye üzülmüş Kadın Anam ama ne çare. "Yapılacak belli" demiş bulabileceği en iyi toprak ile gübre ile saksıyı değiştirmiş tek tek ayıklamış solucanlarıda solucanları çıkarmamış boşa "Siz çok yararlısınız aslında toprağa" diyerek yumurta kabuğu çay atıkları ile birlikte hepsini bir kapalı kaba koymuş. "Acelem yok beslerim sizi solucan gübrenizi de toplarım çok çok azda olsa çok faydalısınız toprağa." demiş.
Kadın Anam'ın gözü Yılbaşı çiçeği Paskalya kaktüsü üzerinde izlermiş onu gündüz gece saksısını toprağını değiştirirken ayrılan üç dal gövdeyide dikmiş yeni saksılara. "Birde iyice kurumadan sulamak yok bundan sonra" diyerek sabırla beklemekteymiş başında. Ay geçmiş dal yaprakları hâlâ kolu kanadı kırılmış gibiymiş gibiymiş de yaşıyormuş yaşıyormuş kurumamış.
Gökten üç mürekkep şişesi düşmüş yeryüzüne hepside dolmakalem tutan ellere.
Yorumlar
Yorum Gönder