AYKIZ MASALI



En uzun yolculuğu insanın 
Kendisine olan imişYanmışım, külmüşüm bilmeden 
Doğmuşum, yaşamışım bilmeden 
Ölmüşüm kalmışım tek başıma;
Ama hep bilmeden, bilmeden 
Saatler geçti, günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti de
Geçmedi saniyeler
Geçmeyen saniyelerde bir Ay Kız ya
şadı 

Masal kadar gerçekti.
Bir sabaha daha geç uyanmıştım, başucumda bu masal yazılıp bırakılmıştı...
Bir varmış bir yokmuş, hem varmış hem yokmuş... Çocukları seven pek çokmuş,
Masal seven çocuk pek azmış...Bir Ay Kız yaşarmış, döner dururmuş dünyanın etrafında. Tek amacı kendisini tam olarak görebilmek ve gösterebilmekmiş dünya âleme. Kendini aydınlatamazmış ama alırmış ışığını güneşten. Böylece her zaman bir yüzü karanlık kalırmış, bir yüzü de aydınlık. Ay Kız’ın karanlık yüzü kendisini ne tam görmesine, ne de kendisinin tam görünmesine izin verirmiş. Karanlık yüzünü görmek için Ay Kız hem kendi etrafında hem de dünyanın etrafında döner dururmuş. Dünyadaki insanlar da sanırlarmış ki ayın bu dönmesi kütle çekimine, yörünge yasalarına bağlı... Bilmezlermiş ki Ay Kız’ın en büyük derdi kendisini görmek ve göstermekmiş. Ay Kız’ın annesi, baktıkça kızına üzülürmüş, “Vazgeç bu sevdadan,” dermiş. “Görmen mümkün değil kendini tam olarak. Bu hep böyledir; bir yanımız karanlık, bir yanımız aydınlık... Nedir derdin senin, kabul et bunu!”
Ay Kız ise dinlemezmiş annesini, “Bilsem ki hiç sonu yok bu dönüşlerin ve bilsem ki asla göremeyeceğim aynı anda hem karanlık hem de aydınlık yüzümü, yine de hep onun için dönüp duracağım.” Annesine söylerken bu sözleri, dönmesine bir solukluk ara verirmiş.
Sizler karanlık gecelerde dünyanızdan aya baktığınızda, onu kılıktan kılığa geçerken görürsünüz. Ve dersiniz ki ay hilal, ay yarım, ay dolunay... Her gün doğumundan gün batımına bakarsınız vakit bulursanız gökyüzüne. Ay Kız en çok dolunayı severmiş, dolunayken hem aydınlık ve karanlık yüzü birbirine eşitmiş, hem de kendisini en fazla dolunayken görür ve görünür kılarmış.
Aydan üç ay taşı düşermiş her dolunayda yeryüzüne; taşlardan ilki ay kızı dolunayken fark edip ilk çığğı atan çocuğunmuş, ikinci taş yaramazlık yaptığı için en çok azar işiten çocuğunmuş, üçüncü taş ise her gece gökyüzünde ayı görmeden içi rahat etmeyen yaşlı bir kadınınmış.

Yorumlar

ANLAR ANILAR NE SÖYLER?